Hoş Geldiniz
CLick FoRuM

Join the forum, it's quick and easy

Hoş Geldiniz
CLick FoRuM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Thomas Hill Green (1836-1882)

    heavenskhan
    heavenskhan


    Mesaj Sayısı : 120
    İtibar : 0
    Kayıt tarihi : 31/05/10
    Yaş : 32
    Nerden : Adapazarı

    Thomas Hill Green (1836-1882) Empty Thomas Hill Green (1836-1882)

    Mesaj tarafından heavenskhan Ptsi Mayıs 31, 2010 1:28 pm

    Thomas Hill Green (1836-1882)


    Thomas
    Mil Green
    ,
    1836 yılında Yorkshire, Birkin'de parish (bir papazın idearesindeld
    bölge) rektörünün oğlu olarak doğdu. Rugby'den Oxford Balliol
    Koleje gitti. Yaşamının geri kalan bölümünü orada öğrenci, öğretmen,
    profesör olarak geçirecektir. 1878'de Ahlak
    felsefesi profesörü seçildi. 1882'de ölene dek bu görevi
    sürdürecektir.
    Green, akademik görevlerinin yanı sıra, kendisini eğitimsel,
    politik ve toplumsal etkinliklere a-dayacakur. Bunları yaparken her
    zaman için düşük sı*nıflara sıcak bir sempati ile yaklaşacak ve
    demokrasiye olan inananı koruyacaktır.


    çocuğudur yalnızca:
    doğal kuvvetlerin yalnızca bir ürünü olan insanın, kendisinin de dahil
    olduğu güçler kuramı açık*lamasını nasıl bekleyebiliriz? insan, tinsel
    bir oluştur ve do*ğal olayların
    fenomenal dizisinin bir üyesi değildir. Onun içinde doğal olmayan
    bir ilke vardır ve bu ilkenin özel işlevi, olanaklı bilgiye karşılık
    olmaktır. Büginin temelini oluşturan tinsel ilke aynı zamanda törel bir
    işleve, ahlak idealinin bi*linçliliğine ve insan ediminin
    gerekirciliğine sahiptir. Böyle bir tinsel kendi düşüncesi olmadan,
    bilgi ya da ahlak olamaz.


    Metafizik

    Doğal bilim, gözlem
    ve deneyim ile doğrulanabilir olgu maddeleri ile
    fenomenal, zamansal ve uzamsal
    ile ilgilenir. Felsefe ya da metafizik, tinsel ya da noumenal ile, bu
    olgula*rın vurgulandığı ilkeler ile ilgilenir. Görgücüler ve
    evrimcile*rin hatası, onların bu düzenin ürünü olarak
    fenomenal düze*ni oluşturan
    tinseli kabullenmeleridir. Tinsel ilkenin bir bir*leştirilmesi,
    düzenlemesi, olmadan doğa bilgisi olamaz; bu*nun ötesinde doğa düzeninin
    kendisi, aynı ilkenin bir ürünü*dür. Doğa çok katlıdır ve buna karşın
    içinde bir birlik vardır. Doğanın birliğinin kaynağı, öz-bilinçliliktir
    ve böylece doğa bir bütün olarak, tinsel bir evren, sonsuz bir
    zihinsellik ile ola*naklı ilgili olguların bir dizgesidir. Dünyanın
    varlığı, onun bil*gisinde olduğu gibi, bir tüm-birleşen bilinçliliği
    sınamaktadır.


    İnsanın Doğadaki Yeri

    İnsanın böyle bir
    evrendeki yeri nedir? İnsan, bir bilen, özbilince sahip bir olgu olarak,
    özgür etkinlik olarak varol*maktadır —bu, zaman içinde olmayan, doğal
    olayların zinci*ri içinde bir halka olmayan bir etlkinliktir.
    Kendisinden başka önceli yoktur. Öz-bilinçliliğin bir çıkış noktası
    yoktur. O, hiç- bir zaman başlamamıştır çünkü o olmadığında zaman diye
    birşey yoktu. Beyin, sinir ve dokuların tüm oluşumu, yaşam ve duyumun
    tüm işlevleri, tüm zihinsel tarihimizin ardışık fenomenlerini içerecek,
    evrensel bilinçlilik ile belirlenmiştir. insan bilinçliliği, evrensel
    zihinin bir kopyasıdır, en azından sentetik ve kendini ortaya koyan bir
    yapıya sahiptir. Gre-en'in düşüncesine göre, evrim kuramı bu görüşle
    çelişmez, insan organizması, hayvandan meydana gelmiş olabilir; hay*van
    organizması ise doğal organik işlevler aracılığı ile kendi*sini yeniden
    üretmiş ve meydana getirmiş sonsuz bilinçlili-ğin böyle bir şekilde
    sayısız nesli içinde değişikliğe uğramış olabilir. Bu, özgün tinsel
    ilkenin sonucunun değerini azalt*maz: tüm
    fenomenal
    düzen, insanın zihninde ve bilinçliliğin-de
    toplanmış olan biyolojik evrimin tüm ardışıklığı da dahil olmak üzere,
    sonsuz ve evrensel öz-bilinçliliğin bir meydana gelişidir.


    Green, izlenim ya da duyumların yalnızca
    bir ardıllığının bilgi olmadığını göstermiştir; bu bilgi, bu duyumların
    dü*zenlediği bir birleşen kendi olmadan olanaklı değildir. Ben*zer
    olarak, hayvanların istekleri, içtepileri ya da iştahları in*san edimi
    oluşturmazlar; bu yalnızca bir öznenin bilinçli ola*rak kendisi için bu
    tür isteklerde bulunmasıyla olabilir. Bir iş*tah ya da hayvan isteği,
    doğal bir olaydır, ve özbilinci olan bir özne onu kendisine sunmadıkça,
    onu benimsemedikçe ve kendisini onunla özdeşleştirmedikçe ve kendi
    idealinde ger*çek varlığını ortaya koyma çabasmda bulunmadıkça gerçek
    bir motive (güdülenme) olmayacaktır. Yalnızca bir hayvan iş*tahı
    tarafından ortaya konmuş bir edim, insan eylemi ya da davranışı
    değildir. Bir kişi bilinçli olarak, içtepi ya da tutku*larının biri ile
    kendini özdeşleştirdiği zaman, doğal arzusu*nu istence dönüştürmüş
    olacaktır. İrade (volition) bir kişinin, gerçekleşen ideal
    kendisi ile kendisini gerçekleştirmesidir. Kuşkusuz bir kişinin ideal
    istenci, onun içsel yaşantısının geçmiş tarihine ve dışsal koşullara,
    duyumlara ve edimlere bağlıdır: bu anlamda, Green determinizmi
    (gerekircilik) ka*bul etmektedir. Ancak geçmiş deneyimi nedeniyle,
    kendisi için ideal bir nesneye ve böylece edinmelinin yazarına sahip
    olacaktır. Bu durumda o, onun şimdiki davranışlarını yön*lendiren
    ideallerden bütünüyle sorumludur. Bunun ötesin*de, kendisi için üstün
    bir ideali zihninde canlandırır ve gele*cekte, şimdi olduğunda daha
    iyiye sahip olacağı arayışı için*de bulunur. Bir insan, bu derin duyum
    içinde özgür istence sahip olacaktır.


    Törebilim

    İnsanın, kendisi
    için daha iyi bir durumu kavrama yete*neği ve bu durumu gerçekleştirmesi
    onda bir ahlak oluşumu sağlayacaktır. O, bu yeteneğe sahiptir çünkü bir
    öz-bilinç öz-nesidir, sonsuz öz-bilinçliliğin bir yeniden ürelimidir.
    Bir bi*reyin, kendisinin daha iyi bir duruma sahip olmasının idea*linin
    kaynağı, Tanrı zilıninde varolan mutlak bir idealdir. İn*sanın mutlak
    olarak arzulanabilen bu idealle paylaşımı, in*san yaşamının ahlak
    boyutunu ortaya koyacaktır.

    Bu durumda, ahlakı
    iyiliğin içeriği nedir? Gerçek iyilik, gerçek bir tatmin bulabilen bir
    ahlak aracının çabası içindeki bir sondur. Onun temel özü, gerçek
    istenci koşulsuz bir iyi*liktir, mutlak olarak bir değere sahiptir ve
    mutlak olarak ar*zulanır. Bu durumda, insanın kendi içinde, mutlak
    olarak ar*zulanan birşeyler düşüncesine sahiptir. Bu kendinin, çok
    sa*yıda merakı vardır. Bunlar diğer insanlardaki meraklan da içerir.
    Diğer insanlar, benim kendim için yaşadığım son için*de bulunurlar. Ben
    bunları, insan kişiliğinin gerçekleşmesi*nin en yüksek iyisi olarak
    değerlendiririm, —bunlar ister kendim içinde, isterse diğerlerinin
    içinde olsun— insanın kendisini yetkinleştirmesi ile ilintilidir. Bu
    amaca ulaşabil- mek için, aynı amaca ulaşmak için diğer kendilere yardım
    et*mem gerekir. Ahlaksal ideal, bir mutlak ve ortak iyidir, be*nim için
    ve diğerleri için iyidir. Mutlak iyi, kişisel ahlaklılığın idealim
    kuşatır ve toplum içinde herkesin kendisi için iste*diklerini, komşusu
    için de istemesine yol açar. Tüm ussal dü*şünce, kendi yetkinliğini
    sağlama isteği içinde olacaktır. Green, diğerleri içinde kendini
    gerçekleştirme içinde kuşatıl*mış olarak ahlak idealinin tanımlamasını
    yaparak egoism (beniçincilik) ve altruism (özgecilik-hiçbir çıkar
    düşüncesine dayanmayan duygu) arasındaki çelişkiyi çözmüştür.


    Ahlaklılığın kaynağı, atalarımızın otoriter
    gelenek ve ka*nunlarının izlerini taşımaktadır. Green, bu tarihsel
    olguyu kabul eder fakat kanun ve geleneğin, çıkış noktası olarak us*sal
    oluşların, ideallere sahip oluşların ürünleri olduğunda di*retmektedir.
    Bireyler, kendilerini kanun ve geleneklere teslim ederek, bu davranış
    biçimlerinin değerini pekiştirirler. Green, genetik ve evrimsel davranış
    kuramım kabullenme eğilimindedir fakat davranış evriminin, bizim
    davranış ide*allerimizin ussal bir kaynağı ile belirlendiğini düşünür.
    Dav*ranış idealleri, bir tarihsel oluşum ürünleri değildir; onlar, aşkın
    bir kaynaktan tarihsel dizilere girerler.

    Ahlak ideali çıkış
    noktası olarak, bireyin üzerine bağlı olan bilinçsiz bir talep olarak
    hissedilir. Bu, bireylerin arzula*rı ile paylaşılan bir taleptir. Aile,
    kabile, devlet gibi kurum*laşmalar bireylerin davranışlarını belirleyen
    olgular olarak karşımıza çıkmaktadır. Kurumlaşmanın doğal gelişimi
    üze*rindeki düşünce, talebin daha yetkin bir yapıya sahip olma*sında
    etkili olacaktır.


    Biz, mükemmel bir yaşamın tam bir ideasına
    sahip deği*liz, fakat ideal, insanın toplum içindeki yetkinliğinin ve
    tüm insanoğlunun yetkinleşmesini kuşatacaktır. Böyle bir yaşam, uyumlu
    bir istencin ifadesi olmalıdır, bu her birinin istenci olan, tümün bir
    istencidir: bir adanmış istençtir. Adanmış bir istenç
    (A devoted will), Green tarafından soyut bir şey
    olarak değil, iyilik etkirdiğinin tam bir dizgesi olarak algılanır. 0,
    anlamlı bir davranış ideali tarafından desteklenir. Bunun öte*sinde,
    Green, güdülerin ya da onu
    yansıtan karakterin bağlı olduğu bir edimin ahlak değerini göz önünde
    bulundurur. Gerçek bir davranış güdüsünün her zaman için, ahlak
    edim*leri oluşturacağım düşünmektedir.


    Green,
    iyiliğin toplumsal türünü yüceltir ve
    döneminin ruhunu yansıtır. Bu, orta çağ kültürü içinde yaşadığımız
    din*sel bir iyilik türüdür. Bize, kalbimizin tinsel bir edim içinde
    Tannya yükselmesinin yollarım anlatmaktadır. Bu bir kişisel kutsanmışlık
    idealidir. Bu uğraşın, yaradılıştan gelen bir de*ğeri vardır. Bu, onun
    geUşiminin ötesinde bir sonuçtur. Bir iyi istencin pratik ifadesi, araç
    olarak bir ek değere sahip olacak*tır, çünkü sonuçta insan toplumunun
    iyileşmesi yaşanacak*tır. Bütün bu iyüeşmenin nihai amacı ve
    değerlendirmesi, kutsal bir kalptir; insanoğlunun yüce değeri, insanın
    kendi yetkinliği içindeki kendisidir. Pratik türün ya da daha
    sorgu*layıcı veya bilinçli Tanrıyı arama türünün iyiliği, yaradılıştan
    gelen bir değerliliğe sahiptir, insanoğlunun karakterinde, kalbinde ve
    istencinde bulunur.
    Green, toplumsal iyileşme*nin eriği ile kutsallığın eriği
    arasındaki belirgin uyuşmazlığı gidermeye çalışacaktır.



    Green'in esas törel öngörüsü, aşağıdaki
    gibi özetlenebilir: tüm toplumsal reformların amacı, herşeyden önce,
    insanoğ*lunun tinsel alandaki yetkinliği ve karakter ve ideallerin
    ge*Uşiminin sağlanmasıdır.
    Green, idealini dinsel
    öğelerin yer aldığı bir dilde ifade eder: bu yetkinliğin kutsallığından
    bah*setmektedir: kutsal idealini çok yüksek bir değere sahip an*lak
    durumu olarak değerlendirir. Tüm davranış uğraşının sonuç amacı, insan
    ruhunun tutumunun gerçekleştirilmesi, insanın kişiliğindeki soylu
    bilinçlüiğin ortaya çıkarılmasıdır. Toplumsal reform iyi bir şeydir
    fakat toplumsal reformun, yalnızca fiziksel uygunluk ve maddesel
    tatminin aertmasının ötesinde bir sonuç ve değerlendirmeye gereksinimi
    vardır. İnsan bedenini beslemek ve barındırmak yeterli gözükmektedir.
    Fakat en yüksek noktada şu soru ortaya çıkmaktadır: bu bedenlerin içinde
    ne tür ruhlar bulunacaktır?

      Forum Saati Paz Kas. 24, 2024 10:00 pm