Hoş Geldiniz
CLick FoRuM

Join the forum, it's quick and easy

Hoş Geldiniz
CLick FoRuM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Küresel ısınma ve sebepleri

    heavenskhan
    heavenskhan


    Mesaj Sayısı : 120
    İtibar : 0
    Kayıt tarihi : 31/05/10
    Yaş : 32
    Nerden : Adapazarı

    Küresel ısınma ve sebepleri Empty Küresel ısınma ve sebepleri

    Mesaj tarafından heavenskhan Ptsi Mayıs 31, 2010 1:50 pm

    [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    İnsanlar tarafından atmosfere salınan
    gazların sera etkisi yaratması sonucunda dünya yüzeyinde sıcaklığın
    artmasına küresel ısınma deniyor. Daha ayrıntılı açıklamak gerekirse
    dünyanın yüzeyi güneş ışınları tarafından ısıtılıyor.

    Dünya bu ışınları tekrar atmosfere yansıtıyor ama bazı ışınlar su
    buharı, karbondioksit ve metan gazının dünyanın üzerinde oluşturduğu
    doğal bir örtü tarafından tutuluyor. Bu da yeryüzünün yeterince sıcak
    kalmasını sağlıyor. Ama son dönemlerde fosil yakıtların yakılması,
    ormansızlaşma, hızlı nüfus artışı ve toplumlardaki tüketim eğiliminin
    artması gibi nedenlerle karbondioksit, metan ve diazot monoksit gazların
    atmosferdeki yığılması artış gösterdi. Bilimadamlarına göre işte bu
    artış küresel ısınmaya neden oluyor. 1860’tan günümüze kadar tutulan
    kayıtlar, ortalama küresel sıcaklığın 0.5 ila 0.8 derece kadar artığını
    gösteriyor.

    Bilimadamları son 50 yıldaki sıcaklık artışının insan hayatı
    üzerinde farkedilebilir etkileri olduğu görüşünde.

    Üstelik artık geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşılıyor.
    Hiçbir önlem alınmazsa bu yüzyıl sonunda küresel sıcaklığın ortalama 2
    derece artacağı tahmin ediliyor.

    2007’nin de dünya genelinde kayıtların tutulmaya başlandığı son 150
    yıllık dönem içinde en sıcak yıl olabileceği öngörüsü var.

    Peki bu sıcaklık artışı yani küresel ısınma nelere yol açıyor,
    hayatımızı nasıl etkiliyor?
    Dünya iklim sisteminde değişikliklere neden olan küresel ısınmanın
    etkileri en yüksek zirvelerden, okyanus derinliklerine, ekvatordan
    kutuplara kadar dünyanın her yerinde hissediliyor.

    Kutuplardaki buzullar eriyor, deniz suyu seviyesi yükseliyor ve kıyı
    kesimlerde toprak kayıpları artıyor.Örneğin 1960’ların sonlarından bu
    yana Kuzey Yarıküre’de kar örtüsünde yüzde 10’luk bir azalma oldu.
    20’inci yüzyıl boyunca deniz seviyelerinde de 10-25 cm arasında bir
    artış olduğu saptandı.

    Küresel ısınmaya bağlı olarak dünyanın bazı bölgelerinde kasırgalar,
    seller ve taşkınların şiddeti ve sıklığı artarken bazı bölgelerde uzun
    süreli, şiddetli kuraklıklar ve çölleşme etkili oluyor.

    Kışın sıcaklıklar artıyor, ilk bahar erken geliyor, sonbahar
    gecikiyor, hayvanların göç dönemleri değişiyor. Yani iklimler değişiyor.

    İşte bu değişikliklere dayanamayan bitki ve hayvan türleri de ya
    azalıyor ya da tamamen yok oluyor.

    Küresel ısınma insan sağlığını da doğrudan etkiliyor
    Bilimadamları, iklim değişikliklerinin kalp, solunum yolu, bulaşıcı,
    alerjik ve bazı diğer hastalıkları tetikleyebileceği görüşünde.

    Biz neler yapabiliriz ? sorusunun cevabı, Neler yapabiliriz ?
    başlıklı içeriğimizde. Ayrıca Yapmamız Gerekenler başlığına da
    bakabilirsiniz.
    Kaynak: kuresel-isinma.org

    Küresel Isınmanın Nedenleri: Hava koşullarının uzun bir zaman kesiti
    içinde ortalama durumu iklim olarak tanımlanır. Dünya son bir milyar
    yıl içinde yaklaşık ikiyüzelli milyon yıl süren sıcak dönemler ve
    bunların ardından gelen dört büyük soğuk dönem geçirmiştir. Dünya
    yaklaşık elli milyon yıl önce soğuk bir döneme daha girmiş, bu dönemde
    yüzbin yılda bir on bin yıl süreyle görülen sıcak dönemlerin haricinde
    soğuma eğilimi göstermiştir. Şu an bu sıcak dönemlerden biri
    yaşanmaktadır. Dört bin yıl önce başlayan sıcaklık düşüşleri sonucunda
    Dünya’nın soğuma eğiliminin artması beklenmekteydi fakat bu artış son
    yüzelli yıldır gerçekleşmemiştir.

    Güneş gibi doğal etkenlerle büyüyen bu artışın nedeni, özellikle son
    dönemlerde, büyük ölçüde insan kaynaklı olan sera etkisiyle oluşan
    küresel ısınmadır.

    küresel ısınmanın sebepleri:
    Doğal Nedenler :
    Güneşin Etkisi:
    ESA bilim adamlarından Paal Brekke; iklim bilimcilerinin uzun süredir
    Güneş beneklerinin 11 yıllık döngüsel hareketini ve Güneş’in yüzyıllık
    süreçler içinde parlaklık değişimini incelediklerini belirtmiştir. Bunun
    sonucunda Güneş’in manyetik alanı ve protonlar ile elektronlar
    biçiminde ortaya çıkan güneş rüzgarının, Güneş sisteminde kozmik
    ışımalara karşı bir kalkan görevinde olduğu açıklanmaktadır. Güneş’in
    değişken aktivitesiyle zayıflayabilen bu kalkan, kozmik ışımaları
    geçirmektedir. Kozmik ışımaların fazla olması bulutlanmayı arttırmakta,
    Güneş’ten gelen radyasyon oranını değiştirerek küresel sıcaklık
    artışına neden olmaktadır.

    Güneş’ten gelen ultraviyole ışınım aynı zamanda kimyasal
    reaksiyonların oluştuğu (ve dolayısıyla atmosferin tamamını etkileyen)
    ozon tabakası üzerinde değişikliğe yol açacaktır.

    Dünya’nın Presizyon Hareketi:
    1930 yılında Sırp bilim adamı Milutin MİLANKOVİÇ Dünya’nın Güneş
    çevresindeki yörüngesinin her doksanbeş bin yılda biraz daha
    basıklaştığını göstermiştir. Bunun dışında her kırkbir bin yılda
    Dünya’nın ekseninde doğrusal bir kayma ve her yirmi üç bin yılda
    dairesel bir sapma bulunduğunu belirtmiştir. Günümüz bilim adamlarının
    bir çoğu Dünya’nın bu hareketlerinden dolayı zaman zaman soğuk dönemler
    yaşadığını ve bu soğuk dönemler içindeyse yüz bin yıllık periyotlarda
    on bin yıl süreyle sıcak dönemler geçirdiğini bildirmektedir. Bu da
    Dünya’nın doğal ısınmasının bir nedenini oluşturmaktadır.

    El Nino’nun Etkisi:
    “Güney salınımı sıcak olayı” olararak tanımlanabilecek El Niño hareketi,
    1990-1998 yıllarında tropikal doğu Pasifik Okyanusu’nda deniz yüzeyi
    sıcaklıklarının normalden 2-5º daha yüksek olmasına neden olmuştur.
    Özellikle 1997 ve 1998 yıllarındaki rekor düzeyde yüzey sıcaklıklarının
    oluşmasında, 1997-1998 kuvvetli El Niño olaylarının etkisinin önemli
    olduğu kabul edilmektedir. 1998′deki çok kuvvetli El Niño bu yılın
    küresel rekor ısınmasına katkıda bulunan ana etmen olarak
    değerlendirilebilir.

    Yapay nedenler :
    Fosil Yakıtlar:
    Kömür, petrol ve doğalgaz dünyanın bugünkü enerji ihtiyacının yaklaşık
    u’lik bölümünü sağlamaktadır. Yapılarında karbon ve hidrojen
    elementlerini bulunduran bu fosil yakıtlar, uzun süreçler içerisinde
    oluşmakta fakat çok çabuk tüketilmektedir. Dünyanın belirli bölgelerinde
    toplanmış bu yakıtların günümüz teknolojisiyle ¾’ünün yarısının
    çıkarılması imkansız; diğer yarısının ise çıkarılması teknik olarak çok
    pahalıdır. Bu da fosil yakıtları yenilenemeyen ve sınırlı yakıtlar
    sınıfına sokmaktadır.

    Sera gazları:
    Sera Gazları Oluşumu:
    Güneş’ten gelen ışınların bir bölümü ozon tabakası ve atmosferdeki
    gazlar tarafından soğurulur. Bir kısmı litosferden, bir kısmı ise
    bulutlardan geriye yansır. Yeryüzüne ulaşan ışınlar geriye dönerken
    atmosferdeki su buharı ve diğer gazlar tarafından tutularak Dünya’yı
    ısıtmakta olduğundan yüzey ve troposfer, olması gerekenden daha sıcak
    olur. Bu olay, Güneş ışınlarıyla ısınan ama içindeki ısıyı dışarıya
    bırakmayan seraları andırır; bu nedenle de doğal sera etkisi olarak
    adlandırılır

    sera etkisinin Önemi:
    Sera etkisi doğal olarak oluşmakta ve iklim üzerinde önemli rol
    oynamaktadır. Endüstri devrimi ile birlikte, özellikle 2. Dünya
    Savaşı’ndan sonra, insan aktivitesi sera gazlarının miktarını her geçen
    yıl arttırarak yüksek oranlara ulaştırmıştır.

    Bu etkinin yokluğunda Dünya’nın ortalama sıcaklığının -18ºC olacağı
    belirtilmektedir. Ancak yaşamsal etkisi olan sera gazlarının miktarının
    normalin üzerine çıkması ve bu artışın sürmesi de Dünya’nın iklimsel
    dengelerinin bozulmasına neden olmaktadır.

    Bu doğal etkiyi arttıran karbondioksit, metan, su buharı, azotoksit
    ve kloroflorokarbonlar sera gazları olarak adlandırılmaktadır. Ozon
    tabakasının incelmesi de başka bir etkendir.

    Sera Gazları : Karbondioksit (CO2):
    Dünya’nın ısınmasında önemli bir rolü olan CO2, Güneş ışınlarının
    yeryüzüne ulaşması sırasında bu ışınlara karşı geçirgendir. Böylece
    yeryüzüne çarpıp yansıdıklarında onları soğurur.

    CO2′in atmosferdeki kosantrasyonu 18. ve 19. yüzyıllarda 280-290 ppm
    arasında iken fosil yakıtların kullanılması sonucunda günümüzde
    yaklaşık 350 ppm’e kadar çıkmıştır. Yapılan ölçümlere göre atmosferdeki
    CO2 miktarı 1958′den itibaren %9 artmış ve günümüzdeki artış miktarı
    yıllık 1 ppm olarak hesaplanmıştır.

    Dünyada enerji kullanımı sürekli arttığından, kullanılmakta olan
    teknoloji kısa dönemde değişse bile, karbondioksit artışının
    durdurulması olası görülmemektedir.

    Sera Gazları: Metan (CH4):
    Oranı binlerce yıldan beri değişmemiş olan metan gazı, son birkaç
    yüzyılda iki katına çıkmış ve 1950′den beri de her yıl %1 artmıştır.
    Yapılan son ölçümlerde ise metan seviyesinin 1,7 ppm’e vardığı
    görülmüştür. Bu değişiklik CO2 seviyesindeki artışa göre az olsa da,
    metanın CO2′den 21 kat daha kalıcı olması nedeniyle en az CO2 kadar
    dünyamızı etkilemektedir.

    Amerika ve birçok batı ülkesinde çöplüklerin büyük yer kaplaması
    sorun yaratmaktadır. Organik çöplerden pek çoğu ayrışarak büyük miktarda
    metan salgılamakta, bu gaz da özellikle iyi havalandırması olmayan ve
    kontrol altında tutulmayan eski çöplüklerde patlamalara ve içten
    yanmalara neden olmaktadır. Daha da önemlisi atmosfere salınan metan
    oranı artmakta ve bunun sonucu olarak da sera etkisi tehlikeli boyutlara
    varmaktadır.

    Sera Gazları: Azotoksit ve Su Buharı:
    Azot ve oksijen 250ºC sıcaklıkta kimyasal reaksiyona giren azotoksitleri
    meydana getirir. Azotoksit, tarımsal ve endüstriyel etkinlikler ve
    katı atıklar ile fosil yakıtların yanması sırasında oluşur. Arabaların
    egzosundan da çıkmakta olan bu gaz, çevre kirlenmesine neden
    olmaktadır.

    Sera etkisine yol açan gazlardan en önemlilerinden biri de su
    buharıdır. Fakat troposferdeki yoğunluğunda etkili olan insan kaynakları
    değil iklim sistemidir. Küresel ısınmayla artan su buharı iklim
    değişimlerine yol açacaktır.

    Sera Gazları: Kloroflorokarbonlar (CFCs):
    CFC’ler klorin, flüorin, karbon ve çoğunlukla da hidrojenin karışımından
    oluşur. Bu gazların çoğunluğu 1950′lerin ürünü olup günümüzde
    buzdolaplarında, klimalarda, spreylerde, yangın söndürücülerde ve
    plastik üretiminde kullanılmaktadır. Bilimadamları bu gazların ozonu yok
    ederek önemli iklim ve hava değişikliklerine neden olduklarını
    kanıtlamışlardır. Bu gazlar; DDT, Dioksin, Cıva, Kurşun, Vinilklorid,
    PCB’ler, Kükürtdioksit, Sodyumnitrat ve Polimerler’dir.

    Sera Gazları: Kloroflorokarbonlar (CFCs):
    1- DDT: 1940-1950 yılları arasında dünya çapında tarım alanlarındaki
    böcekleri zehirlemek için kullanılmıştır. Kimyasal adı
    ‘diklorodifeniltrikloroetan’dır. Klorin içeren bu gazın insan dahil
    diğer canlılar için de öldürücü olduğu fark edildikten sonra üretimden
    kaldırılmıştır.

    2- Dioksin: 100′ün üstünde çeşidi vardır. Bitkilerin ve böceklerin
    tahribatı için kullanılır. Çoğu çeşidi çok tehlikelidir; kansere ve daha
    birçok hastalığa neden olmaktadır.

    3- Cıva: Cıvanın en önemli özelliği diğer elementler gibi
    çözünmemesidir. 1950-1960 yılları arasında etkisini önemli ölçüde
    göstermiş, Japonya’da birkaç yüz balıkçının ölümüne neden olmuştur. Bir
    ara kozmetik ürünlerinde kullanılmışsa da daha sonra son derece zehirli
    olduğu anlaşılıp vazgeçilmiştir.

    4- Kurşun: Günümüzde kalemlerin içinde grafit olarak
    kullanılmaktadır. Vücudun içine girdiği takdirde çok zehirleyicidir;
    sinir sistemini çökertip beyne hasar verir.

    5- Vinilklorid: PVC yani ‘polyvinyl chloride’ elde etmek için
    kullanılan bir gaz karışımıdır. Solunduğunda toksik etkilidir.

    6- PCB’ler: PCB, İngilizce bir terim olan ‘polychlorinated
    biphenyls’ ten gelmektedir. Bu endüstriyel kimyasal toksik ilk olarak
    1929′da kullanılmaya başlanmış ve 100′ün üstünde çeşidi olduğu tespit
    edilmiştir. Bunlar büyük santrallerdeki elektrik transformatörlerinin
    yalıtımında, birçok elektrikli ev aletlerinde aynı zamanda boya ve
    yapıştırıcıların esneklik kazanmasında kullanılmaktadır. Bunun yanında
    kansere yol açtığı bilinmektedir.

    7- Sodyumnitrat: Füme edilmiş balık, et ve diğer bazı yiyecekleri
    korumak için kullanılan bir çeşit tuzdur. Vücuda girdiğinde kansere yol
    açtığı bilinmektedir.

    8- Kükürtdioksit (SO2): Bu gaz sülfürün, yağın, çeşitli doğal
    gazların ve kömürle petrol gibi fosil yakıtların yanması sonucu açığa
    çıkar. Kükürtdioksit ve azotoksidin birbiriyle reaksiyonu sonucunda asit
    yağmurlarını oluşturan sülfürürik asit (H2SO4) oluşur.

    9- Polimerler: Doğal ve sentetik çeşitleri bulunmaktadır. Doğal
    olanları protein ve nişasta içerirler. Sentetik olanlarıysa plastik
    ürünlerinde ve el yapımı kumaşlarda bulunup naylon, teflon, polyester,
    spandeks, stirofoam gibi adlar alırlar.

    Sera Gazları: Ozon:
    Ozon tabakasının incelmesi “Küresel Isınma”yı dolaylı yoldan
    arttırmaktadır. USNAS’ın 1979′da yayınladığı raporda, ozon tabakasında
    %5 –  arasında bir azalma olduğu gözlemlendiği öne sürülmüştür.

    Oysa bundan bir yıl önce Kasım 1978′de uzaya fırlatılan Nimbus-7
    uydusundan alınan verilere göre toplam atmosferik ozon seviyesi
    1979-1991 yılları arasında orta enlemlerde %3-%5, yukarı enlemlerde %6
    ila %8 arasında azalmıştır (Gleason 1993). 1992 yılında Antartika’daki
    Ozon seviyesi ise 1979′daki seviyenin P’sine inmiştir. 1950 ve 60′lı
    yıllardaki ozon kalınlığı da 1990′lı yıllardan sonra 1/3′üne kadar
    inmiştir. “The National Research Council”ın 1982 Mart raporuna göre CFC
    salınımı bu şekilde devam ederse 21. yy’nin sonunda stratosferdeki ozon
    miktarı %5 ile  arasında bir değerde azalacaktır.

    Sera Gazlarının Bilinen ve Olası Etkileri:
    Dünyanın sıcaklığı sanayi devriminden bu yana 0,45ºC artmıştır. Bunun
    esas nedeni fosil yakıtların yanması sonucu açığa çıkan CO2 ve diğer
    sera gazlarıdır. Artan nüfus ve büyüyen ekonominin enerji gereksinimleri
    de fazlalaşmaktadır. Bu gereksinimin karşılanması ise fosil yakıt
    tüketiminin artmasına ve atmosferdeki CO2 miktarının büyük ölçüde
    çoğalmasına neden olmaktadır. Sıcaklık artışının olası etkileri teoriler
    biçiminde incelenmektedir.

    Şehirlerin Isı Adası Etkisi:
    Güneşli ve sıcak günlerde, yoğun nüfuslu ve yüksek binaların
    sıklıkla görüldüğü kentsel bölgelerin çevrelerine göre daha sıcak
    olmaları, şehirlerin ısı adası etkisini oluşturur. Bu asfaltlanmış
    alanlar,bitki topluluklarının köreltilmiş olduğu bölgeler ve siyah
    yüzeyler “ısı adası etkisi”nin başlıca nedenleridir.

    Kentleşmiş alanlarda hava dolaşımının yapılaşmanın artışıyla
    engellenmesi ve doğal iklim ortamının bozulması yerel bir ısınmaya yol
    açar. Bu tür yerel ısınmalar da küresel ısınmayı arttırıcı etkidedir.

    Şehir planlamasında ve bina yapımında güneş ile yapı arasındaki
    ilişkinin iyi ayarlanması ısı adası etkisini engelleyecektir.

    Örnek ŞehirlerKüresel ısınma ve sebepleri Biggrinetroit (USA), Los Angeles (USA) ,Hong
    Kong (ÇİN)…

    Smog:
    Havaya salınan fazla miktardaki gazlar, atmosferdeki havayı
    yoğunlaştırır, gaz tabakasını kalınlaştırır. Bu yüzden gelen güneş
    ışınları daha fazla emilir, daha az yansıtılır ve yapay bir sera etkisi
    oluşur. Gazlar, özellikle büyük şehirlerde, Hava Yoğunluğu (Smog)
    oluşturarak etkili olmaktadır.

    Smog oluşumunun bulunduğu yerleşim yerlerinde yaşayan insanlarda
    - Akciğer ağrıları
    - Hırıltı
    - Öksürük
    - Baş ağrısı
    - Akciğer iltihapları görülür.

    Sera Gazlarının Bilinen ve Olası Etkileri:
    Kuraklık ve seller: Sera etkisi çeşitli iklim değişikliklerine yol
    açacaktır. Önlem alınmadığı takdirde bazı doğa olaylarının olumsuz
    etkileri çok büyük boyutlara ulaşacaktır.

    Güç üretiminde azalma: Elektrik güç santrallerinin tamamı suya
    ihtiyaç duymaktadır. Sıcak geçen yıllarda elektrik istemi artacak fakat
    su miktarının azalmasından dolayı elektrik üretimi düşecektir. Bu da
    devlet ve halklara ekonomik sıkıntılar yaşatacak, çeşitli sorunlara
    neden olacaktır.

    Nehir ulaşımında problemler: Sıcaklık artışına bağlı olarak nehir
    sularının alçalması, suyolu ticaretine engel oluşturup ulaşım
    giderlerini arttırmaktadır.

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 11:00 pm