Hoş Geldiniz
CLick FoRuM

Join the forum, it's quick and easy

Hoş Geldiniz
CLick FoRuM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Fenomenoloji (Görüngübilim)

    heavenskhan
    heavenskhan


    Mesaj Sayısı : 120
    İtibar : 0
    Kayıt tarihi : 31/05/10
    Yaş : 32
    Nerden : Adapazarı

    Fenomenoloji (Görüngübilim) Empty Fenomenoloji (Görüngübilim)

    Mesaj tarafından heavenskhan Ptsi Mayıs 31, 2010 1:38 pm

    Fenomenoloji, yani görüngübilim kurucusu Edmund Husserl olan felsefe
    görüşüdür. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde görülen bilimlerdeki ve
    düşüncedeki genel bunalım içinde doğup gelişen bir felesefe akımıdır.
    Husserlci fenomenoloji, bu bağlamda, Metafiziği sona erdirerek somut
    yaşantıya dönmek ve böylece tıkanmış olan felsefeye yeni bir başlangıç
    yapmak iddiasıyla ortaya çıkmıştır.

    Bir felsefe akımı olmaktan çok bir yöntem olarak tarif edilmesi
    yaygındır. Fenomenoloji, her şeyden önce, fenomeni, yani dolaysız olarak
    verilmiş olanı betimlemeye dayanan bir yöntemdir çünkü. Bunu nasıl
    yaptığı ya da yapıp yapamadığı, yani yöntemin iddiasını geçerli kılmak
    bakımından teorik düzlemdeki statüsü tartışılırdır. Öte yandan,
    fenomenoloji, bu yöntem üzerinden kavramlar ve kategoriler geliştirerek
    özgün bir felsefe akımı da meydana getirir.

    20. yüzyıl felsefesinde ve kuramsal tartışmalarında etkili ve
    belirleyici bir yere sahiptir Fenomenoloji. Heidegger'den Sartre'a,
    Frankfurt Okulu'ndan Foucault'a ve Postmodern düşünürlere kadar pek çok
    düşünür ve felsefe eğilimde etkisi görülür.

    Fenomenoloji, (Türkçeye Görüngübilim olarak çevrilir) genel felsefe
    akımlarında olduğu gibi özne-nesne ilişkisini konu edinir. Nesneyi, en
    genel anlamda öznenin dış dünya ile kurduğu ilişkilerinde algıladığı,
    deneyimlediği şey'ler olarak görmesiyle pozitivizm ve ampirizm'le aynı
    noktada dursa da, temelde fenomonoloji bu iki felsefe akımına karşı
    çıkar. Bu karşı çıkış en başta, tek tek nesnelerin ele alınması
    konusunda ortaya çıkar. Tek tek nesneler, Fenomenolojiye göre, belirli
    genel yasalara bağlı şeyler değil, varlıkları yalnız raslantı kavramıyla
    açıklanabilir olan şeylerdir. Ayrıca, dolaysız olarak verilmiş olanı
    betimlemeye dayalı bir yöntem olmasıyla ilkin doğabilimini dışta bırakır
    ve böylece her iki teorik eğilimi yadsır.

    Fenomenoloji, yaygın olarak kullanılan deyişle, öz'lerin araştırılması
    konusudur. Cünkü, bütün sorunlar sonunda özlerin betimlenmesi sorununa
    geri götürülebilir. Ancak, bu noktada ayrımı belirginleştirmek gerekir;
    Fenomonoloji, öz’lerin bilimi degil, öz’ü görüleyen Bilinç’in bilimidir
    aslında. Algının ya da bilincin özü'nün betimlenmesi sorunu,
    fenomenolojinin konusudur.

    Fenomenolojik bakışa göre, gerçekliğin kendiliği diye bir şey olamaz.
    Çünkü, gerçeklik, her zaman kendine yönelmiş bir Bilinç tarafından
    bilinen bir gerçekliktir. Yani kendisine yönelen bilinc tarafından
    görülen, algılanan ve bilincine varılan bir şeydir. Öyle ise, dünya
    deneyimlerimizin tamamı, bilinç tarafından kurulmuştur, en somut
    algılardan en soyut matematik formüllerine kadar. Bu nedenle
    fenomenoloji, Bilinç'in sistematik incelemesini hedefler. Hareket
    noktası olarak belli bir epistemolojiye dayanma düşüncesinden uzak
    durur.

    Böylece "fenomenoljik yöntem" denilen nokta öne çıkar. Buna göre, hem
    bildiklerimiz hem de gerçeklik dışta bırakılarak, bilginin nasıl ve
    hangi süreçlerde oluşturuldugu/oluştuğu anlaşılmaya çalışılır. Özgün
    yöntemsel kategoriler geliştirir Fenomonoloji bu noktada. İki temel
    kategorisi vardır bu yöntemin; „askıya alma“ ve „fenomenolojik
    indirgeme“.

    Bunlar, kısaca belirtilecek olursa, bir yandan verilmiş öğelerin, yani
    dış görünümlerin raslantılsallığının paranteze alınarak dışta
    bırakılmasını ve öte yandan da, bilimsel ya da mantıksal olsun,
    çıkarsama yoluyla türetilmiş olan her tür yargıların ve çıkarsamaların
    dışta bırakılmasını ifade ederler.

    Böylece, ikili bir işlemle hem özne hem de nesne askıya alınmış ve hem
    raslantısal olgular dünyasından hem de bilinci yönlendiren öznel
    yargılardan kurtulunmuş olunur, ki sonuçta rastlantısal dış görünümleri
    bir yana bırakılarak dünyanin öz'ü ortaya konulabilsin. Salt öz ’e ancak
    bu şekilde varılabilecektir.

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 11:00 pm